Verimlilik

Alışkanlıkların Gücü

Müessir
Mayıs 23, 2020

Davranışlarımız bilinçli ya da bilinçsiz zihnimizin ürünleri. Bilim adamlarına göre de davranışlarımızın %95’ini bilinçsiz olarak gerçekleştiriyoruz. En son araba kullanışınızı, işten eve yürüşünüzü, bisiklet sürüşünüzü hatta yemek yiyişinizi düşünün.

Araba kullanma örneğini ele alalım. Araba kullanırken çoğu zaman zihnimizde bir şeyi düşünmeye dalarız ve bu sırada gitmek istediğimiz yere bilinçsizce ilerlemeye devam ederiz. Bilinçli beynimiz düşünmekle meşgul iken her gün gittiğimiz o rotada bizi ilerletmek de bilinçsiz beynimize kalır. Vitesleri değiştiririz, kırmızı ışıkta dururuz, öndeki araba yavaşladığında yavaşlarız ve hiçbir şeye çarpmamışızdır bu sırada. Sonrasında düşüncelerimizden sıyrıldığımızda bir anlık “Ne ara buraya geldim?” aydınlanmasını yaşarız. Buna benzer bir deneyimi mutlaka yaşamışsınızdır. Bilinçaltımız bu süreci o kadar iyi yönetir ki çoğu zaman farkına bile varmayız.

İşte bizim farkına bile varmadığımız davranışlarımızın çoğunu bilinçaltımız yönetiyor.

Nasıl mı? Cevabı: Alışkanlıklarımız

Alışkanlıklarımız hayatımızı şekillendiriyor, biz de adım adım onları inşaa etmeliyiz.

Mutlu kimyasallar ve alışkanlıklarımız

Dr. Bruce Lipton’ın bilinçli davranışlar ve bilinçaltı davranışlarını açıkladığı bu videoda da izleyebileceğiniz üzere bilinçaltımız beynimizin programlanmış bölümü. Burası hayatımızın ilk 7 yılında programlanıyor. Bu ilk 7 yıldaki program ailemizden, sosyal çevremizden hatta yaşadığımız coğrafyadan ve iklimden doğrudan etkileniyor. Beynimiz kendini içinde bulunduğumuz çevrede asgari çaba ile hayatta kalabilecek şekilde programlıyor. Bunu “Mutlu Beyin” kitabında anlatılan mutlu kimyasallar adı verilen 4 hormon ile yapıyor: Serotonin, dopamin, oksitosin ve endorfin. Mutlu Beyin kitabı davranışlarımızın hayatımızın başlangıcında bu hormonlar vasıtası ile nasıl şekillendirildiğini merak edenler için çok güzel bir okuma olacaktır.

Özetle; hayatta kalmamızı sağlayacak her aktiviteden sonra beynimiz, salgıladığı bir kimyasal ile bu davranışın ortaya çıkmasını sağlayan sinapsların (sinir hücrelerimiz arasındaki köprüler) güçlendirildiği anlatılıyor. Mutlu kimyasallar ile bizi ödüllendiriyor ve bunun sonucunda nöronlardan ve sinapslardan bir yol oluşuyor. Benzer bir durum ile karşılaştığımızda bu yol devreye giriyor ve yine aynı tepkiyi veriyoruz. Her aynı tepkiyi verdiğimizde bu yol daha da sağlamlaşıyor. Tabiri caiz ise zamanla otobana dönüşüyor ve biz o olay ile karşılaştığımızda bilinçsiz olarak aynı tepkiyi veriyoruz. Alternatif sinir yollarını -tali yolları- kullanmak yerine otobandan gitmeyi tercih ediyoruz.

İşte hayatımızın ilk 7 yıllık döneminde otobanlarımız inşaa edilmiş oluyor ve bu yollarda seyahat etmeye hazır oluyoruz. Böylece içinde bulunduğumuz çevrede minimum enerji harcayarak hayatta kalmamızı sağlayacak bir altyapıyı beynimiz inşaa etmiş oluyor. Bu açıdan baktığımız zaman bu çok güzel bir şey çünkü hayatta kalmamızı sağlayan bir mekanizma.

Peki alışkanlıklarımız yerine farklı bir tepki vermek isteğimizde ya da yeni iyi alışkanlıklar elde etmek istediğimizde ne oluyor?

Nasıl yeni alışkanlıklar elde edebiliriz?

İşte bu efor gerektiyor; çünkü zaten inşaa edilmiş otobanları yıkıp yerine alternatif yollar üretmemiz gerekiyor. Bruce Lipton’ın yukarıda referans verdiğim videosunda da, “Mutlu Beyin” kitabında da ve daha bir çok kaynakta da söylenen bir şey var:

“Alışkanlıklarınızı yeniden programlayabilirsiniz.” Nasıl mı?

Çok basit bir cevabı var: “Tekrar ederek!” Kazanmak istediğiniz yeni alışkanlığı tekrar tekrar bir gün bile ara vermeden tekrar ederek yeni bir alışkanlık elde edebilirsiniz.

Davranışlarımızın temelinde yatan bu mekanizmayı lehimize kullanmak elimizde. Yeni bir alışkanlığı elde etmek zordur, tekrar tekrar aynı şeyi sıkılmadan usanmadan her gün yapmamız gerekir. Hem de bunu başlangıçta yapmak beynin çalışma mekanizması gereği çok zor olacaktır çünkü beynimiz daha önce inşaa ettiği kolay yoldan gittiği takdirde daha az enerji harcayacağı için onu tercih edecektir. Buna direnip yeni alışkanlığımızı oluşturduğumuz takdirde ise onunla yaşamak çok kolay olacaktır.

Alışkanlıklar kablo gibidir. Biz her gün o kabloyu sarıp biraz daha kalınlaştırırız ve sonunda kopmaz hale gelir.

Horace Mann, Amerikan Eğitim Reformcusu

Ne kadar tekrar?

Farklı kaynaklarda alışkanlık elde etmek için gereken süre için 21 gün ile 40 gün arasında süreler veriliyor. Bizim kültürümüzde de 40 günden bahsedilir. Kişisel deneyimlerinden de 40 günlük bir süre sonunda farklı alışkanlıklar geliştirmek konusunda muvaffak olduğumu söyleyebilirim.

Tecrübelerim

Buraya kadar anlattıklarım olayın bilimsel kısmı ve beynimizin içinde sürecin nasıl işlediği ile ilgili. Olayın gerçek hayata yansımasına ve bilhassa kendi hayatım üzerine yansımasını anlatayım.

Lise ve üniversite hayatım gece yatmadan önce kendime verdiğim sözleri ertesi gün tutamamakla geçti. Kendime verdiğim sözleri tutamamak da kendi hayatım üzerinde kontrolüm olmadığı hissiyatına, bu da mutsuzluğa, moral bozukluğuna ve başarılı bir insan olamayacağım hissiyatına sebep oluyordu. Bir süre sonra tutamayacağım sözleri vermemeyi denedim. Bu mutsuz olmamı bir miktar engelledi ama değişmeye ve gelişmeye çalışmamak, gerçekliğini kabul etmek de eğer gerçekliğiniz hayaliniz değil ise siz mutlu etmiyor.

Hem bu sebeplerden hem inancımdan hem de mesleğimden kaynaklı “İnsan Değişmez” prensibini kesinlikle kabul etmiyorum. Heraclitusun da dediği gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”. Atasözümüzün söylediğinin aksine insanlar yedisinde de yetmişinde de isterlerse değişebilirler. Benim anlayışım: “Yeterince istediğim her şeyi öğrenebilirim, her şeyi yapabilirim. ” şeklinde.

Şimdi kendi hayatımda tatbik ettiğim ve yeni iyi alışkanlıklar elde etmek adına faydasını gördüğüm bir yöntemi sizinle paylaşıyorum.

Mini Alışkanlıklar

İyi bir şeyler yapmak istediğimde en çok zorlandığım aşama başlangıç aşamasıdır hep. Bu sadece benim için değil herkes için böyledir diye düşünüyorum. Sürekli aklından geçen ve bir türlü başlayamadığın yeni bir proje mi var? Düzenli kitap okumak mı istiyorsun? Bu yaz örgü örmeyi öğrenmek mi istiyorsun? Sabahları erken uyanmak mı istiyorsun? ve daha bir çok şey. Hep en zor kısmı başlamak olmuştur. Hadi şimdi yapayım dediğinizde dünyalar kadar gözünüzde büyüyor değil mi? En azından benim öyle oluyor. Hepimizin tecrübe ettiği üzere en zor kısmı başlamak. Peki ya en zor kısmı çok kolay hale getirecek bir tavsiyede bulunsam?

İki dakika kuralı

Sonuçta ulaşmak istediğiniz hedefiniz alın ve onu küçültün küçültün ve küçültün. Taki daha da küçültemeyecek hale gelene kadar. Gözünüzü ufacık görünsün öyle ki iki dakikada hallederim ben bunu deyin. İşte o zaman başlamanız çok kolay olacak. Beyninize şöyle bir sinyal göndereceksiniz: “İki dakikada şu işi kolaylıkla hallederim.” Böylece en zor kısım olan başlama kısmını halletmiş olacağız. Zaten işin başına oturduktan sonra sizin de fark edeceğiniz üzere kalkamayacaksınız.

Bıkmadan tekrar et

2 dakika kuralı yeni ve iyi alışkanlıklar elde etme konusunda işe başlamamızı çok kolaylaştıracak. İkinci aşamada ise bilimin söylediğini yapacağız. 40 gün boyunca tekrar edeceğiz. Bir gün bile ara vermeden tekrar edeceğiz. O akşam ne kadar yorgun da eve gelmiş olsanız yatmadan önce kıymetli alışkanlığınız için 2 dakika ayırabilirsiniz. Bundan vazgeçmeyin, zinciri kırmayın! Yeri gelmişken youtube’da severek takip ettiğim kanallardan Barış Özcan’ın “Zinciri Kırma” videosunu izlemenizi tavsiye ediyorum.

Bu noktada geçmişte pek çok şeyi “Daha sonra yaparım!” diyerek erteleyen bir insan olarak yine kendi tecrübelerime dayanarak şunu ifade edeyim. Ne zaman 2 dakikada şunu halledeyim sonra uyurum desem her seferinde yarım saatten daha uzun süre çalışmaya devam ettim.

Tetikleyicileri kullan

Bu aslında 3. aşama değil ama alışkanlık elde etme konusunda lehimize kullanabileceğimiz silahlardan bir tanesi: Tetikleyiciler. Bir olay gerçekleştikten hemen sonra o 2 dakikalık eylemi gerçekleştirirseniz, o olay sizin için eylemin tetikleyicisi olacak. Ondan sonra her o olay gerçekleştiğinde beyniniz o 2 dakikalık mini alışkanlığı yapmak için sizi uyaracak.

Örnek vermek gerekirse elde etmek istediğimiz mini alışkanlığımız günlük işlerimizi planlamak ise bunu her seferinde sabah kalkıp duş aldıktan sonra yaparsak bir süre sonra beynimiz sabah duş aldıktan sonra o gün yapacağımız işleri planlamaya koyulacak. Bu bir refleks haline gelecek.

Bu kural da aslında liseden hatırlayacağınız Pavlov’un koşullama deneyinden geliyor. Zil ile birlikte köpeğe et veriyordu ve bir sürü sonra sadece zil çalındığında köpeğin et beklediği salyalarından anlaşılıyordu. Kısacası bu da doğamızda olan bir şey ve bu mekanizmayı lehimize kullanabiliriz.

Ek olarak bir de alışkanlıklardan bahsedilirken kitaplarda kendinizi ödüllendirin denilir ancak ben bu kısmı uygulamıyorum. Bunu da şöyle açıklayayım. Benim elde etmek istediğim alışkanlıklar zaten yazının başında bahsettiğim gece yatmadan önce kendime söz verdiğim ve tutmadığım takdirde mutsuz olmama sabep olan türden. Bunlar iyi şeyler olduğundan ve kişisel hedeflerim olduğundan zaten hedeflerimi gerçekleştirmiş olmak başlı başına mutlu kimyasallardan dolayı kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Kısacası bir işi sadece iyi olduğu için yapmış olmak yeterince iyi hissettiriyor. Bundan dolayı da ekstra bir ödüle gerek duymuyorum.

Sonuç Olarak

“Önce biz alışkanlıklarımızı yaratırız, sonra da alışkanlıklarımız bizi yaratır.” diyor Jonh Dryden. Alışkanlıklarımız karakterimizi etkiliyor, gündelik olaylarda bilinçsizce verdiğimiz tepkilerimizi belirliyor. Daha da önemlisi gelecekte olacağımızı kişiyi, başarılarımızı ya da başarısızlıklarımızı belirliyorlar. “Başarı yolunda 20 altın kural” gibi bir kaç gün uygulayıp sonra unutacağımız tekniklerden ziyade doğamıza ve beynimizin çalışma mekanizmasına dayandığından dolayı da kalıcı etkiler vaat ediyor.

Ben kolay paranın da kolay başarının da olduğuna inanmıyorum. Başarılı olanlar hep tırnakları ile kazıyarak bir yerlere gelmişlerdir. Zengin bir ailede doğan ve mirasını büyütenler ne olacak diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Onlar zaten doğuşlarından itibaren o noktaya çok çalışarak gelen ebeveynlerinden zenginliği getirecek davranışları öğrenerek, o çevrede nasıl hayatta kalınacağına dair alışkanlıklar elde ederek büyüyorlar. Yani onların başarısının temelinde yatan şey de alışkanlıkları.

Zor olan iyi alışkanlıklar elde etmek, onlarla yaşamak ise kolay kısım.

Sizin bu konudaki düşünceleriniz ve deneyimleriniz neler? Sizi değiştiren tecrübelerinizi aşağıya yorum bırakarak paylaşabilir ve değişimin bir parçası olabilirsiniz. İletişim sayfasındaki formu kullanarak tavsiyeleriniz, düşüncelerinizi ve sorularınızı bana iletebilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek üzere…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.