Şöyle demiş Hz. Ali: “Bir insanı layık olmadığı yere koymak zulümdür.” Başka bir sözü de: “Bin defa mazlum olsan da, bir defa zalim olma!”
Neden böyle başladım dersiniz? Bir zulme mi uğradım, birine çok değer verdim de beni pişman mı etti ya da bunları ben mi yaptım? Güzel haber şu ki fail ben değilim. Peki kim fail?
Bizler Allah’ın akıllı kullarıyız yani seçim yapan kulları. Onca seçenek arasından bazen düşünerek bazen düşünmeden sadece duygularımızla seçimler yaparız. Seçimlerimizin bir kısmı bizi kısa vadede zarara uğratır kimisi uzun vadede ama hiçbiri sonsuza kadar zarar vermez. Çünkü bizler için şüphesiz bir adalet sağlayacak Rabbimiz var. Bunu:
“Allah hiçbir zaman yolun kolay olacağını söylemedi ama dedi ki; Allah sabredenlerle beraberdir.”
Bakara-153
ten anlıyoruz.
Olduğunuz Gibi Görünün
Diyelim ki asla layık olmayan birine güzel bir sıfatla sesleneceksiniz, yapabilir misiniz? İnanmadığınız şeyleri söyleyebilir misiniz? Söylemeli misiniz? Söyleyince ağzınızda hissettiğiniz o lağım tadının üzerine başka bir şey yutabilir misiniz? Ben yutamıyorum, bu zehrin beni, benim benliğimi yok etmesini engellemek için istemediğim hiçbir şeyi söylemiyorum. Söylersem, yaparsam aynada gördüğüm kendime saygı duyamam ve bana ben saygı göstermezsem asla bir başkası da göstermez. Çünkü insanlar zarafet ve hoşgörü gösteren kimselerin “Ben insanım senin de insan olduğuna inanıyorum.” dediğini değil de “Ben safım gel benim sırtıma bin.” dediğini sanır. Yazık! Yazık çünkü bu iyi insanlar için büyük bir sınavdır.
Zorluklar Sizi Yıldırmasın
Bizler bitmek tükenmek bilmeyen bu yolda her gün iyi olmayı seçenler (evet seçenler); bunu her gün her saniye seçeriz yoksa ayağımız kayıverir. Hep bir yol ayrımıdır hayat… Velev ki bir gaflete düştünüz; inanmadığınız bir şey yaptınız. Çünkü toplum ve içinde bulunduğunuz konum bunu gerektirdi. Dayanın. İliklerinize kadar yorulduğunuzda, efkar tüm hücrelerinizi sardığında, dünyanın tüm çirkinliği kara saplı bir bıçak gibi kalbinize saplandığında; dayanın. Efsaneyi hatırlayın; Zümrüd-ü Anka. Ruhunuzdaki çöplükten yeniden doğun. Unutmayın yanlışlar kayıp değildir, paha biçilmez bir derstir.
Aslında şunu söylemeye çalışıyorum; pisliğin üzerine basa basa çıkacak karanlıklar aydınlığa. Yapmanız gereken kalbinizdeki vicdan terazisini bozmamak. Kötüye kötü, iyiye iyi demekten korkmayın yeter.
Bir anne sadece evladına anneyse, sokaktaki aç çocuklar onu rahatsız etmiyorsa ya da kendi evladı dışındaki hiçbir evladın iyiliğini umursamıyorsa o kişi gerçekten anne midir? Bence mal sahibidir.
Hakiki Dostlar Edinin
Geçenlerde çok kıymetli bir ablama derdimi açtım; ağladım ağladı, güldüm güldü ve bana dedi ki, “Ya mazlum değil de zalim olsaydın? Elhamdülillah sen masum bir mazlumsun. Bu sana iki dünyada da yeter.” Bu sözler nasıl bir şifa idi ruhuma biliyor musunuz? Bu sözlerle akan gözyaşlarım yıkadı pakladı kalbimdeki isi pası. Kendinize hakiki dostlar edinin, dilinizin bağını çözecek yaranıza merhem olacak, derdinize tek bir sözü ile derman olacak.
Ve Nihayet
Sadece layık olanlara dost deyin, layık olana güzel konuşun, layık olana yakın olun ve asla zalim olmayın. Dünyanın belli bir denge üzere yaratıldığını unutmayın. Bugün siz bir kalp kırarsanız, yarın sizin kalbiniz tuzla buz olur; bugün güzel bir duyguyu çalarsanız yarın hissedeceğiniz tek şey hüzündür. Diyeceğim odur ki; kalbinize daima iyilik filizleri ekin çünkü iyi kalpliler her zaman kazanır.