Aktüel

Torunlarıma Mektup

Umay Hatun
Şubat 26, 2021

Canım Yavrularım;

Bu mektubu sizlere 2021 yılının kışından yazıyorum. Aslına bakarsanız daha otuzuma gelmememe rağmen şimdiki kışlar çok kış gibi değil. Sizlerin kışları nasıl olur acaba diye kendime sormadan duramıyorum. Zaman öyle hızlı geçiyor ki, her şey öyle hızlı değişiyor ki sizin yetişkin olduğunuz zamanlarda en çok duygularınızı merak ediyorum. Bizler yıllardır ‘nerede o eski bayramlar’ diyoruz ya da ‘zamane gençleri çok değişti’ deniliyor. Bir yıldır evlerimizdeyiz. Bu durum eskiden de kopuk olan hısım akraba ilişkilerini çok zayıflattı. Bu kopuşların toparlanabileceğini pek sanmıyorum ama yine de soruyorum yavrularım:

Akrabalarınızı ziyaret ediyor musunuz? Anne babanıza saygı gösteriyor musunuz? Yolda gördüğünüz müşkül durumdaki birine yardım ediyor musunuz? Kaç komşunuzu tanıyorsunuz? İnsanlara gülümsemek bir ortamdaki tüm ruhlara bahar getirir bunun farkında mısınız? Hısımlarınıza arkadaşlarınıza büyük yemek davetleri veriyor musunuz? Evinizde misafir için havlu-terlik-yedek fırça bulunduruyor musunuz? Bunalttım mı sizi yavrum? Nineniz biraz meraklıdır. Sahi siz de meraklı mısınız? Ben toprağa, ağaçlara ve gökyüzüne pek meraklıyımdır. Yıldızlar, bulutlar… Peki benim gibi siz de mavi gökyüzünün beyaz bulutlarını çeşitli şeylere benzetiyor musunuz? Gökyüzüne başınızı çeviriyorsunuz değil mi? Uzun uzun yürüyüşler yapıyor musunuz doğada?  Ah bu benim en büyük zevkimdir. 

Sizleri şuan tanımıyorum, tanımaya fırsatım olur mu bilmiyorum ama sizler için hayaller kuruyor bazen de endişeleniyorum. Hayatı yaşıyor musunuz yoksa vakit mi geçiriyorsunuz? Hangi şairleri seviyorsunuz? Şiir okumayı çok severim ben, söyleyemesem de müzik dinlemeyi de… İnşallah bir enstrüman çalabiliyorsunuzdur.

Bugünlerde insanlar pek okumuyor, umarım bu berbat alışkanlıktan vazgeçilmiştir. Acaba kadınlar hala şiddet görüyor ve öldürülüyor mu, hayvanların hala yasalarda bir değeri yok mu, çocuklar hala zalimlerle başbaşa mı…? Eğer durum bugünkü gibiyse sizlere vasiyetimdir: Kötülüğün önünde bir toz zerresi de olsanız durun. Çünkü düzeni siz değiştiremezsiniz ama bu berbat düzene karşı koyarak Allah’ın huzuruna yüz akıyla çıkarsınız. Yalan söylemeyin, hediye dahi olsa şüphe uyandıracak hiçbir şeyi kabul etmeyin, insanların içinde bir İNSAN olun, yetim ve öksüzler bizim toplumumuzun yumuşak karnıdır aman onları incitmeyin; bu ülkedeki her lokmada yetim ve öksüzlerin hakları vardır hep gözetin. Canım Yavrularım yüzünüz hep gelişimde, değişimde ve yenilikte olsun ama kalbinizi gelenekten ve örften ayırmayın. Atalarınızı çok iyi tanıyın, dininizi iyi öğrenin; sizler ülkenizi ve dininizi temsil eden aydınlık insanlar olun. Sizin nineniz vatanına aşık, dinine bağlı, milletine vefalı nesiller hayal etmekte. Tüm ümidim sizde ne olur yıkmayın düşer ülkemi. Biliyorum benim şimdi attığım tohumların meyveleri olacaksınız siz. Sizler de bu dünyaya mayası sağlam tohumlar saçın kıymetlilerim. Bugün şöyle bir dünya hayali okudum Nazım Hikmet’ten, umarım sizler o hayali yaşıyorsunuzdur:

Bir tek ülke istiyorum adı Dünya. Bir tek ırk istiyorum adı İnsan. Bir tek kaynak istiyorum adı Sevgi.

Gülüyor musunuz bana acaba? Neredeee, keşkee! Diyerek iç mi geçiriyorsunuz benim gibi. Çünkü Nazım Hikmet de yıllar önce yazmış bu satırları ben okurken aynen sizin gibi acı acı gülümsedim. Peki Mevlana tanıyor ve okuyor musunuz?  Ben pek severim onu şimdi size onun dilinden bir nasihat daha ” Etrafına baktığında her yer karanlıksa, bir kere daha bak; belki ışık sensindir!”

Bu sözlerime kulak verin canım yavrularım; istemediğiniz hiçbir şeyi yapmayın, sevmediğiniz biriyle evlenmeyin, gemileri yakmadan evvel en az üç kez düşünün, kul hakkı yemeyin, hakkınızı da yedirmeyin, yaralıya her zaman şifa yarayı sarmak değildir unutmayın, kimsenin emrine girmeyin, karşılığı ne olursa olsun Hak’ın doğru ve helalinden gayrısından medet ummayın, ecdadınızı öğrenin ve onların iyi olan hasletlerini hep yaşayın ve yaşatın, yanlış olan ana babanız dahi olsa siz doğru olun… Ne çok konuştun nine mi diyorsunuz? Sizinle konuşmak istediğim bir ömürlük konu var ama ben bu mektubu burada bitireceğim sanırım. Sizlere ara ara mektuplar yazacağım. Tanışır mıyız bilmem ama eğer tanışamazsak sizlere son bir söz:

Sevilmek istediğiniz gibi sevin ve hayayatınızı Cemal Süreya’nın “Ben senin; sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım. Biri bitse biri kalır. Seni hiç bırakmayacağım.” dediğiniz ve diyen kişi ile birleştirin.

Yavrularım sizleri sonsuz bir umutla kucaklıyorum. Sağlıcakla…

Fotoğraf Suzy Hazelwood‘dan (Pexels)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.